Ne halimiz varsa hepsi de Sana ayan

Dua, kapı kullarından miskince bir beyan..

_DUA_

Dua, bir ibadettir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyorlar: “Dua ibadetin ta kendisidir.” (Ebû Davud, Tirmizi) Bu açıdan dua ederken, sanki namaz kılıyor gibi tam bir konsantre ile kendimizi vererek dua etmeliyiz. Zaten şu ayet de bu duruma işaret etmektedir: “ Tazarrû ve bin niyaz ile, yalvararak, kendinizi vererek, gizlice Rabbinize dua edin.” (Araf, 55)

Diğer Hadislerinde Efendimiz şöyle buyururlar: “Dua ibadetin özüdür.” (Tirmizi) “ Aziz ve Celil olan Allah katında duadan daha değerli bir şey yoktur.” (Tirmizi, İbni Mace, Hakim) “Allah’ın rahmetinden isteyiniz. Çünkü Allah, kendisinden istenmesini sever.” (Tirmizi) “Kendisine dua etmeyen kula Allah kızar.”

Ubûdiyetin neticesi ise uhrevîdir. Yani duanın neticesi büyük oranda ahirette görülür. Onun için insan neden duam kabul olmuyor dememeli. Her duaya cevap verilir. Allah Kur’an’da şöyle buyurur: “ Kullarım Beni Senden soracak olurlarsa bilsinler ki, ben onlara pek yakınım. Bana dua edince dualarına cevap veririm. Öyleyse onlar da, davetime icabet edip, bana hakkıyla inansınlar ki, doğru yolda yürüyüp selamete ersinler.” (Bakara, 186)

Fakat, cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır.Allah her duaya cevap verir ama her duayı aynısıyla kabul etmeyebilir. O duaya değişik hikmetlerden dolayı değişik şekillerde cevap verebilir. Mesela, insan dünyalık bir şey ister. Allah da bilir ki o dünyalığı verse, o kul azacak, Rabbini tanımaz hale gelecek. Onun hakkında Allah hayır murad eder, o dünyalık yerine ahirette daha başka mükafatlar hazırlar. Öyleyse duanın neticesi konusunda acele etmemek lazım. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “ Herhangi birinizin duası acele etmemek şartıyla kabul edilir. Aceleci kimse ise, ‘Rabbime dua ettim de kabul etmedi’ der.” (Buhari-Müslim)

Dua, bizim Rabbimiz katındaki yerimizi belirler. Ayette buyuruluyor ki, “ Duanız yoksa Rabbim sizi ne yapsın, ne ehemmiyetiniz var ki?!” (Furkan, 77)

Duada esas olan, kulun Allah’a muhtac olduğunu, O’ndan başka çaresi olmadığını bilmesidir. Zaten en çok kabule şayan olan da bu tür dualardır. Yani muztar bir durumda, adeta denizin ortasında kalmış da herşeyin bittiği anda Allah’a yalvarıyor gibi yalvarmak duaların en makbuludur. Allah bu hakikatı Kur’an’da şöyle ifade ediyor. “ Büsbütün çaresiz kalıp kendisine yalvaranların duasına icabet eden, sıkıntıları gideren kimdir?”

(Neml, 62)

_DUANIN ÇEŞİTLERİ_

Dört çeşit dua vardır.

1. İstidat ve kabiliyet diliyle dua: Bitkilerin ve hayvanların duaları böyledir. Mesela bir tohum, Allah’tan gelişip bir ağaç olmayı, meyve vermeyi, her safhasında Allah’ın isimlerine mazhar olmayı arzu eder. Allah da onun bu isteğini bilir ve imkan verir.

2. Fıtrî ihtiyaç diliyle dua: Her canlı bu şekilde dua eder. Kendi iktidarları dairesinde olmayan, ellerinin yetişemediği ihtiyaçlarını bu duayla isterler.

3. Iztırar diliyle yapılan dua:Yani sebeplerin büsbütün kesildiği, ümidin bittiği yerde, adeta okyanusun ortasında bir tahtaya yapışıp kalan insanın yaptığı gibi yapılan dua

Bu üç duanın kabul edilmesi bir mani olmazsa katîdir. Bu durum bize bir şey anlatır. Yani biz de kabiliyetlerimizi işleterek, ihtiyaçlarımızı hal diliyle ortaya koyarak ve ıztırar sahibi olarak, ayetin ifadesiyle yalvara yakara, içten dua edersek büyük ihtimalle kabul olur.

4. Biz insanların duasıdır. Bu da ikiye ayrılır:

1. Fiilî, yani çalışarak yapılan dua.

Bir öğrencinin imtihan için, bir işçinin rızkını kazanmak için çalışması gibi.

2. Kavli, yani dil ile yapılan dua. Çalışan öğrenci ve işçinin çalıştıktan sonra ellerini açıp yaptığı dua gibi.

Buradan da anlaşılıyor ki, kainatta her şey kendi diliyle Allah’a dua ediyor. Kainattan Allah’a toptan dualar yükseliyor. Zaten şu ayette de buna işaret buyuruluyor: “ Her şey Allah’ı övgü ile tesbih eder. Ancak siz onların tesbihlerini anlayamazsınız.”(İsra, 44) Yapılan tesbihler aynı zamanda birer duadır.

_DUA NASIL OLMALI?_

1. * Duaya tesbih ve hamd ile başlanılması

2. *Tevbe istiğfar etmeli.

3. * Duanın başında ve sonunda salavat getirilmesi

4. *Duanın, katıksız, şartsız olması gerekir. Yani sırf Allah rızası için dua etmeli. Bunun bizim dilimize yerleşmiş hali “Hayırlısı Allah’tan” şeklindedir.

5. * Ayet ve Hadislerde geçen dualarla dua etmeli. Çünkü en güzel dualar onlardır.

6. *Duaya kesin olarak inanmalı. Yani herşeye gücü yeten, herşeyin sahibi olan birinin huzurunda olduğunu bilmeli. Ona göre de Allah’tan büyük istemeli, himmetleri yüksek tutmalı. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyorlar: “ Biriniz dua ettiğinde büyük ümitler besleyip isteğini büyük tutsun.Çünkü Allah’a göre hiçbir şey büyük değildir.” (İbni Hibban) “Kabul edileceğine kesin inanarak Allah’a dua edin. Biliniz ki, Allah gaflet içindeki bir gönülden yapılan duayı kabul etmez.” (Tirmizi, Hakim)

7. *Duada ısrar edilmeli.

8. *Özellikle gecenin son bölümünde ve farz namazların arkasından dua etmeli. Hangi duanın daha çok kabul olma ihtimali olduğunu soran sahabeye Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem “ Gecenin son bölümünde (seher vaktinde) ve farz namazların arkasından yapılan duadır” cevabını verir.

9. *Cuma günleri icabet saatinde (ki, bu belli değildir), mübarek gecelerde, Ramazanda, seher vakitlerinde, namazların arkasından, mübarek mekanlarda..

10. * Gıyaben dua edilmeli. Zira, mü’minin mü’min kardeşi için yaptığı duanın kabul edileceği, Efendimiz tarafından müjde verilmektedir.

11. *Dua ettikten sonra Allah’ın işine karışmamalı.

Dua ederken bir çocuk saflığı içinde dua etmeli. Yani ben ne istersem Allah verir düşüncesi içinde yalvarmalı.

^ Dua Hakkında Ayetler:^

“Rabbiniz buyurdu ki, siz bana dua edin, ben de duanızı kabul edeyim.” (Mü’min, 40/60)

İçinizden yalvararak ve ürpererek, haddi aşmadan Rabbinize dua ediniz, hiç şüphesiz o haddi aşanları sevmez.” (A’raf, 7/55)

“Kullarım beni senden sorarlarsa de ki; ben onlara yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim. Buna karşılık onlar da benim emirlerime uyup bana iman etsinler ki, doğru yola kavuşmuş olsunlar.” (Bakara, 2/186)

“Kendisine dua edince, çaresiz kalanın duasını kabul edip sıkıntıyı gideren ve sizleri yeryüzüne daha öncekilerin yerine geçiren kim?! Bunu yapan Allah ile beraber bir başkası mı? Ne kadar az düşünüyorsunuz!” (Neml, 27/62)

“De ki, duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki!” (Furkan, 25/77)

HADİSLER_

“Dua ibadetin ta kendisidir.” (Ebû Dâvud, Tirmizi)

Enes (ra) der ki, “Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in sık sık yaptığı dua Rabbenâ âtinâ.. duasıydı.”

“Kendiniz, çocuklarınız ve mallarınız hakkında, beddua etmeyiniz, çünkü Allah’ın her duayı kabul edeceği bir ana rastlayabilir.” (Müslim)

“Kulun Rabbine en yakın olduğu an, secde anıdır. Orada çok dua ediniz.” (Müslim)

“Herhangi birinizin duası, acele etmemek şartıyla kabul olunur.” Sahabe sorar: Ey Allah’ın Resulü, duada acele etmek nasıl olur? Efendimiz cevap verir: Aceleci kimse, “Rabbime dua ettim de kabul olunmadı” der ve dua etmekten vazgeçer.” (Buhari, Müslim)

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e sorarlar: Hangi dua kabul olunmaya dah layıktır? Efendimiz cevap verir: “Gecenin ikinci yarısı ile farz namazların arkasından yapılan dualar.” (Tirmizi)

“Yeryüzünde, günaha götürücü olmayıp, akrabalarla ilişkiyi kesmeye yönelik bulunmayan bir insanın Allah, hem isteğini kabul eder hem de o isteğine karşılık onu bir kötülükten kurtarır.” Kendisine “Biz Allah’tan çok isteriz” diyen sahabeye Allah Resulü şöyle cevap verir: “Allah’ın bağışlayıcılığı, sizin isteklerinizden daha çoktur.” (Tirmizi)

Mü’min kardeşine gıyaben dua etmek:

AYETLER_

Cenabı Hakk, buyuruyor: “Onlardan sonra gelenler, Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önceki inanan kardeşlerimizi bağışla.” (Haşr, 59/10)

“Kendi günahların için ve mü’min erkek ve kadınlar için Allah’dan af dile.”

( Muhammed, 47/19)

“Ey Rabbimiz, hesaplaşma günü, benim ana-babamın ve bütün mü’minlerin günahlarını bağışla” (İbrahim, 14/41)

HADİSLER_

“Mü’min kardeşi için, onun arkasından dua eden kimse için, bir melek “aynısı sana da olsun” der.” (Müslim)

İnsanın müslüman kardeşi için, onun arkasından yaptığı dua kesin olarak kabul edilir. Mü’min kardeşi için dua yapanın yanıbaşında görevli bir melek bulunur: bu görevli melek “Amin, aynısı sana da olsun” der.” (Müslim)